Insan da güle benzer aslinda tohumu eklir filizlenir. Filizinden dikenleri cikar, ayni bir insanin iyi yani ve kötü yani oldugu gibi. Dikenine ellimiz batsa kanariz. Dikkat etsek birsey olmaz elbet.
Dikenini kopartip dokunsak zararsizdir bize. Insan da insana dikeni var diye kalkanini olusturur bazen. Dikenleri var diye diken onu kötü yapmaz, kötü yaklasana iyilikle yaskasilmali, güzel uslubla yaklasilmali. Anlamiyorsa susmali. Cahil ile zit gitmemeli ilim bilmez irfan bilmez. Iyilik düsünürsen Gülistan gibi olursun mevlam kapisinda, Kötülük düsünür ignelersen insanlari dikkenlik icinde harap olursun. Iste iki türlü insan böylelikle düsünmesine göre hak kazanir.
Adalet kapisina gitmeden tövbe edene ne mutlu.
Hz Mevlana dedigi gibi
" Gel, ne olursan ol yine gel,
Bin kere töbe etsen,
Bin kere töbeni bozsan da yine gel
Bizim kapimiz umutsuzluk kapisi degildir"
Gel, ne olursan ol yine gel.
Iste dünyalik nefsimizden ve hirsimizdan vaz gecip töbe kapisinda gitmersek, mevlam ellimize sag tarafimizdan amel defterimizi vermeyi nasip eder.
Hz mevlana yine bir sözünde derki “Hamdım, piştim, yandım” iste biz insanlar da böyle ana rahmine düstügümüz vakit yunusun balik karninda odugu gibi bir cikis arariz. Allah ol der oluruz ve dogariz. Sonra büyür yetisiriz karsimiza diken ile düsünen cikar dikenlik kazananlarla ya bir oluruz yada geri cekilir kendimizi buluruz, güzel düsünüp gülüstanlik oluruz.
"illim illim bilmektir, illim kendin bilmektir, eger sen kendin bilmesen ya nice okumaktir" demis Yunus Emre. Egtim alip irfan sahibi olmasak kararimizi yanlis yollarda arariz. Adaletli olmayan zekasini menfati yönünde kullanir. Niyeti bozuksa ilmini bilmini yanlis yollarda kullanir. iste o adam adaletsizlik ünvanini kazanir. Makami olur ama ici bos olur. Cebi dolu olur. Nefsi doymaz hep ister, hirsli olur. Adaletli insan da aklinindakileri ölcer bicer tartar kararini düsüncesinden alir.
Insan iste bu iman sahibi olan suurlu olur. Suurlu olan vijdani ile konusur, adaletli ile yükselir hak yolunda. Edebi üslubuna yansimali bir insanin. Ilmi ile liyakatli olmali ve kazandirmali insanlara insanligi, gerekceleri bildirmeleri. Dürüst olmali bir insan insana, iki yüzlü, yalanci davranmamali. Millet icinde dedikodu, fitne yapip, insanlarin gözüne girmek icin diger insani kendi kärlari icin satmamali. Delikanli olmali bir insan dürsüt ahlakli bilge sahibi. Insani insan oldugu icin sevmeli ayni Mevlâna’nın “Gel, nasılsan öyle gel!” dedigi gibi herkese kucak acmali. Insanin olgunlasma makamida budur iste.
Bilginin de makami yükselisi vardir. Bir sey hakkinda bilmek. Bir bildigini yapabiliyorsan biliyorsun demektir, buna insanin bilgisinin nitelikleridir yani Olgusal bildidir.
Bilginin bilgisini biliyorsan ozaman bir bildigini baskasina da göterebiliyorsan dogru sekilde ve daha kolay sekilde kendine zarar vermeden baskasina zarar vermeden yapabiliyorsan buna da insanin bilgisinin yeterlilikleri denir yani reflektivite bilgisidir.
Bir insan bildigini farkli sekilerde yansitir ve yeni birsey ortaya cikatirsa yaratıcılık bilgissini kullanmistir ve bununla birlikte ölçme esnekliği insanin icinde barindirir. Bu insan sistemin bilgisi ile bilgilenmistir. Kültürün önkosulu sistemin bilgisini bilmektir. Bunun diger adi da Metabilisimdir, bununla birlik de analiz ve sentez yapmaya calisabilir. Bir insan bildikleri cekmecelerdeki gibi kat kat mertebeden olusur.